Maliye Bakanı Şimşek, yılın ikinci yarısına ait önemli bazı göstergelerin büyümenin geçen yıla göre daha yüksek seyredeceğini işaret ettiğini söyledi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yılın ikinci yarısına ait önemli bazı göstergelerin, büyümenin geçen yıla göre daha yüksek seyredeceğini işaret ettiğini söyledi.Şimşek, Tbmm Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2014 Yılı Bütçesi’ne ilişkin yaptığı sunumda Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Geçen yıl yumuşak iniş süreci olarak adlandırılan yeniden dengelenme sürecini başarıyla yönettiklerini ifade eden Şimşek, bu süreçte makroekonomik istikrarı koruyup güçlü Mali dengeleri muhafaza ederken cari açığı önemli ölçüde daralttıklarını, enflasyonist baskıları azalttıklarını, yüksek düzeyde istihdam yaratıp işsizliği düşürmeye devam ettiklerini kaydetti. Şimşek, geçen yıl küresel ekonominin beklenenin üstünde yavaşlamasının, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı Avrupa Birliği’nin (AB) krizde olmasına, jeopolitik gerginliklerin artmasına ve petrol fiyatlarının yüksek seyretmesine rağmen yüzde 2,2 büyüme oranı yakalandığını hatırlattı.Bu yıl için hedeflerinin yeniden dengelenme sürecindeki kazanımları kaybetmeden büyümeyi yukarı çekmek olduğunu ifade eden Şimşek, iç talebin
katkısıyla ivme kazanan ekonominin yılın ilk yarısında yüzde 3,7 büyüdüğünü belirtti. Şimşek, “Yılın ikinci yarısına ait önemli bazı göstergeler de büyümenin geçen yıla göre daha yüksek seyredeceğini işaret etmektedir” dedi.Yıl başından bu yana dış konjonktürün büyümeyi destekleyici olmaktan çıktığına işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:”En büyük ticaret ortağımız olan AB’deki ekonomik toparlanma ile küresel ekonomik büyüme zayıf seyretmiş, olağanüstü parasal genişleme döneminin sonuna yaklaşılmış, finansal piyasalarda risk algısı yükselmiş, jeopolitik gerginlikler ise artmıştır. Bu durum maalesef Türkiye’nin büyüme performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca para politikasında yılın ikinci yarısında başlayan sıkılaştırma kredilerdeki büyümeyi yavaşlatmış, iç talepteki artışı bir miktar sınırlamıştır. Son dönemde uygulamaya konulan makro ihtiyati tedbirlerin de kredi artış hızını yavaşlatması beklenmektedir.Tüm bu gelişmeler çerçevesinde bu yıl büyümenin yüzde 3,6 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu oran geçen yıl öngördüğümüz
yüzde 4’lük OVP hedefinin bir miktar altındadır. Ancak daha önce bahsettiğim üzere, bu yıl hemen hemen tüm gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerde büyüme aşağı yönlü revize edilmiştir.Orta vadeli perspektif ile baktığımızda büyümenin önümüzdeki yıl yüzde 4, 2015 ve 2016’da ise yüzde 5 olarak gerçekleşmesini
bekliyoruz.Kısa ve orta vadede, yüksek istihdam yaratma kapasitemiz, ihtiyatlı ve esnek para politikamız, sağlam kamu Mali dengelerimiz ile Mali disiplin politikamız, sağlam bankacılık sektörümüz, nispeten düşük hanehalkı borçluluk oranları, uyguladığımız makro ihtiyati tedbirler büyümeyi destekleyici ve dış şoklara karşı Türkiye’yi daha dirençli kılan faktörlerdir.”-İstihdamda olumlu seyir devam ediyorBakan Şimşek, Türkiye’nin küresel kriz sonrası döneminde yaşadığı güçlü toparlanma ve işsizlikle mücadele kapsamında uygulamaya konulan düzenlemeler sayesinde yüksek düzeyde istihdam yarattıklarını belirterek, “Birçok ülkede istihdam artışının yeterli düzeyde sağlanamaması önemli bir sorun olmaya devam ederken Türkiye’de Mart 2009’dan bu yana 4,7 milyon kişiye ilave istihdam sağladık. Oysa aynı dönemde Avro Bölgesi’nde 2,2 milyon istihdam kaybı yaşanmıştır” diye konuştu.Türkiye’nin, 2009-2013 döneminde IMF verilerine göre yüzde 4,8 olan ortalama yıllık istihdam artış oranıyla birinci sırada yer aldığını vurgulayan Şimşek, ayrıca OECD tarafından yayımlanan İstihdam Raporu’na göre Türkiye’nin, bu yıl ve gelecek yıl OECD’de en fazla istihdam artışı görülecek üçüncü ülke olacağını söyledi.Bu yıl, devam eden istihdam artışına rağmen mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranının 2012 yıl sonuna göre 0,9 puan yükselerek Temmuzda yüzde 10,1 olarak gerçekleştiğini ifade eden Şimşek, bunda işgücüne katılım oranının yüzde 50,9 ile serinin başladığı 2005 yılından bu yana gözlemlenen en yüksek seviyelerine ulaşmasının etkili olduğunu kaydetti. Şimşek, yıl sonunda işsizlik oranının yüzde 9,5 olarak gerçekleşmesini beklediklerini dile getirdi.Türkiye’de uzun süreli işsizlik oranı son yıllarda düşüş eğilimine girdiğini belirten Şimşek, şunları kaydetti:”Nitekim bir yıldan fazla süredir iş arayanların oluşturduğu uzun süreli işsizlerin toplam işsizler içindeki payına bakıldığında yüzde 22,5 ile Türkiye 2013 yılının ilk yarısında İsveç, Finlandiya ve İzlanda’dan sonra en düşük orana sahip 4”üncü ülke olmuştur. Diğer yandan, Türkiye Avrupa’nın en büyük sorunu olan genç işsizlikle mücadelede çok daha etkin sonuçlar almaktadır. Avro Bölgesi’nde yüzde 23,4 ile rekor seviyelere çıkan genç işsizlik oranı, Türkiye’de Temmuz 2013’te yüzde 18 olarak gerçekleşmiştir. Ülkemiz, genç nüfusuna rağmen bu oranı 2009 yılından bu yana 7,3 puan indirerek Avrupa’da en düşük genç işsizlik oranına sahip 11’inci ülke olmuştur.”-“Enflasyon düşüş eğilimine girecek”Geçen yıl dengelenme sürecine paralel olarak enflasyonun yüzde 6,2 ile son 44 yılın en düşük seviyesine indiğini belirten Şimşek, buna karşılık 2013’te enflasyon oranının, işlenmemiş gıda ve tütün ürünleri fiyatlarındaki artış ve Türk Lirası’ndaki değer kaybı nedeniyle hedefin üzerinde seyrettiğini ifade etti.Merkez Bankası’nın, fiyat ve finansal istikrarı sağlamak için Temmuz ayından bu yana faiz koridorunu 125 baz puan yukarı çektiğini anımsatan Şimşek, bu süreçte makro ihtiyati tedbirlerden oluşan politika setinin uygulanmaya devam ettiğini söyledi. Maliye Bakanı Şimşek, bu çerçevede Eylül ayı itibarıyla yüzde 7,9 olarak gerçekleşen enflasyonun, bu yıl sonunda yüzde 6,8, gelecek yıl sonunda ise yüzde 5,3 olacağı tahmin edildiğini kaydetti.-Mali dengeler güçlüSon 11 yılda elde ettikleri başarıda, 2002 yılından bu yana uyguladıkları ihtiyatlı maliye politikaları önemli bir rol oynadığını ifade eden Şimşek, gelecek dönemde dış şoklara karşı Türkiye ekonomisini koruyacak ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak etmenlerin başında yine Mali disiplin geldiğini bildirdi.Bu politikalar sayesinde genel devlet bütçe açığının GSYH’ye oranının son 11 yılda yaklaşık 10 puan azalarak 2013’te yüzde 1’e gerilemiş olacağının altını çizen Şimşek, böylelikle 2013 yılında Türkiye’nin bütçe açığının GSYH’ye oranının OECD ülkeleri için öngörülen yüzde 4,3’lük açığın dörtte birinden az, Maastricht Kriterinin ise üçte biri kadar olacağını aktardı. Şimşek, genel devlet bütçe açığının GSYH’ye oranını gelecek dönemde de azaltmaya devam ederek 2016 yılında yüzde 0,5’e indirmeyi hedeflediklerini söyledi.Bakan Şimşek, AB tanımlı borç stokunun GSYH’ye oranını ise son 11 yılda yaklaşık 40 puan düşürdüklerini belirterek, şöyle konuştu:”2013 yılı için yüzde 35 olarak öngördüğümüz bu oran, OECD ortalamasının üçte birinden az, Maastricht Kriterinin ise neredeyse yarısı kadardır. Borcun GSYH’ye oranını azaltmaya devam ederek 2016 yılında yüzde 30’a indirmeyi hedefliyoruz. Benzer şekilde kamu net borç stokunun GSYH’ye oranı da son 11 yılda 47 puan azalarak 2013 yılında yüzde 15’e düşecektir. 2013 yılında ülkemiz 19 yıl sonra ilk defa IMF’ye olan borcunu sıfırlamıştır. G20 çerçevesinde imzaladığı anlaşma ile IMF’ye 5 milyar dolarlık kredi açma taahhüdünde bulunmuştur. Ak Parti Hükümetleri öncesinde hem borcun faizi hem de faiz giderlerinin vergi gelirleri içindeki payı çok yüksekti. 2002 yılında reel faiz oranları yüzde 25,4, faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı ise yüzde 85,7 seviyesindeydi. Mali disiplin sayesinde reel faiz son beş yıldır düşük tek hanelerde seyretmektedir. Faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı ise 2013 yılında yüzde 15,5 ile 1982 yılından beri görülen en düşük seviyesine ulaşmış olacaktır. GSYH’ye oran olarak da yüzde 3,2 ile faiz giderleri son 31 yılın en düşük düzeyine inmiştir.”Şimşek, “Bu rakamlar, uluslararası arenada Türkiye’nin kredibilitesini önemli ölçüde artırmıştır” diye konuştu. Bakan Şimşek, Türkiye’nin kredi notunun 19 yıl aradan sonra ilk defa geçen yıl Fitch tarafından yatırım yapılabilir not seviyesine çıkarıldığını anımsatarak, bu yıl ise Moody’s’in yanı sıra Japon (Japan Credit Rating Agency) ve Kanadalı (Dominion Bond Rating Services) kredi derecelendirme kuruluşlarının da not artırımıyla Türkiye uluslararası dört kuruluş tarafından yatırım yapılabilir seviyede not almış olduğunu kaydetti.(Sürecek)
-tbmm
-plan bütçe komisyonu