“Seçimler; partiler arasında değil, iki zihniyet arasında yapılacaktır.”

Saadet Partisi yayınladığı basın bildirisi ile seçmenlere çağrıda bulundu. 30 Mart’taki yerel seçimlerin tarihi bir fırsat olduğunun altı çizilen basın bildirisinde, “Oylarımızda sadece kendimizin ve yakın çevremizin değil, 75 milyon milletimizin ve hatta milyarlarca ezilenin hakkı vardır.” görüşlerine yer verildi.

“Seçimler; partiler arasında değil, iki zihniyet arasında yapılacaktır.”
Yayınlama: 06.03.2014
Düzenleme: 15.06.2020
5
A+
A-

30 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçimler öncesi Saadet Partisi (SP) Karabük İl Teşkilatı seçmenlere çağrıda bulunarak, sandığa gidecek olan seçmenlerin iyi düşünerek oy kullanmalarını istediler.

               Herkesin geleceği ve güvencesinin, oy verip desteklediği zihniyetlerle belirleneceğinin altının çizildiği basın bildirisinde şu görüşlere yer verildi;

Saygıdeğer Milletimiz;

Önümüzdeki seçimler tarihi bir fırsattır. Çünkü insanlar seçimlerde, partileri değil, kendi geleceğini seçmektedir. Kişi sevdiği ve seçtiği ile beraberdir. Herkesin geleceği ve güvencesi, oy verip desteklediği zihniyetlerle belirlenecektir. Özetle; geleceğimiz, kendi elimiz ve amelimizle şekillenecektir. Oylarımızda sadece kendimizin ve yakın çevremizin değil, 75 milyon milletimizin ve hatta milyarlarca ezilenin hakkı vardır. Oy verdiğimiz partilerin bütün iyilik ve kötülüklerine ve bunların yan etkilerine ortak olunmaktadır.

Unutmayın, bu seçimler, partiler arasında değil, iki zihniyet arasında yapılacaktır.

Sonunda, 1-Ya Milli Görüşçüler 2- Ya işbirlikçiler kazanacaktır.

Haçlı Avrupa Birliği, faiz ve sömürü demektir… Faiz ise, haksızlık ve ahlaksızlığın temel sebebidir. AB’ciler, yani faizciler ve rantiyeci işbirlikçiler, Hak’la ve halkla savaşan kimselerdir. Onların reçeteleri girdiği her ülkeye mutlaka zulüm ve zillet getirmiştir.

Milli Görüş dışındaki partiler, AB ve ABD reçetelerini uygulayacaklarını açıkça dile getirmekte, faizci ve rantiyeci olduklarını ilan etmektedir. Hepsi de, aynı yanlış görüşün farklı görüntüleridir.

CHP: IMF’nin haciz komiseri Kemal Dervişlerin devamı olarak, zulüm ve sömürüye taşeronluk yapacağını belli etmiştir. Yeni CHP,eski kapitalist artıklarından medet umar hale gelmiştir. Yani sağcı ve solcu taklitçiler, Batı’nın bozuk projelerinin kıdemli hizmetçileridir.

MHP: AB reçetelerini “tartışmalı biçimde uygulayacaklarını” iddia etmektedir. Yani sözde AB reçetelerine karşı çıkıyormuş edebiyatı yaparak, bütün emirlerini yerine getirecektir ve zaten hükümet olduklarında AB’ye boyun eğmişlerdir.

AKP ise, uluslararası Siyonist sermaye ile “düzenli ve düzeyli ilişkilerini sürdüreceklerini” söylemekte ve kapitalizm zehirine yerli çikolata sürerek milletimize yedirmektedir. Bütün fabrikalarımız satılıp yabancılara ve yandaşlara peşkeş çekilmiş, tarım ve hayvancılık bitirilmiştir. AKP, faizci partilerin en tehlikelisidir, kuzu postuna bürünmüş kurt yerindedir. Bunların ahlaki, ailevi ve manevi tahribatları ise çok daha vahimdir; Türkiye’miz bölünmek üzeredir.

Oysa mikroptan ilaç yapıldığı, faizden fayda sağlandığı, AB reçeteleriyle ülke kalkındığı hiç görülmemiştir. Bu nedenle Batı’cı partilere oy vermek, Amerikan dehşetini ve İsrail vahşetini desteklemekle aynı şeydir. Ve böyle bir vebale girenlerin vicdanları nasıl rahat edecektir?! Daha da beteri, ülkemiz AB hayali ve demokratikleşme jelatiniyle kasıtlı ve planlı bir yıkılışa sürüklenmekte, işbirlikçi hükümetler ve partiler de buna alet edilmektedir. Ve hele 11 yıllık yamukluk ve yanlışlıklarından sonra, hala AKP’ye oy vermek, felakete davetiye göndermektir. Dershane rantları nedeniyle Cemaatle Hükümet arasındaki seviyesiz saldırılar da; bunların hizmet ortaklığı değil, menfaat ittifakı yaptıklarının göstergesidir.

Unutma, senin “oy”unda, çöplükten ekmek toplayanların ve çaresizlikten vücudunu satılığa çıkaranların hakkı vardır!.. Senin “oy”unda, bu ülkeyi bize vatan bırakan şehitlerimizin ve gelecek nesillerimizin hakkı vardır. Doğu Türkistanlı sahipsizlerin, Filistinli gelinlerin, Suriyeli gariplerin, Iraklı yetimlerin senin “oy”unda hakkı vardır!

Öyle ise, ne halktan kopuk Halk partisine… Ne erkeklik satan ürkeklere… Ne de aslını inkâr eden döneklere ve Milli Görüş’ü bölmekle böbürlenenlere sakın oy atma!.. Bu ülkeyi 40 yılda 4 kere felaketten ve iflas etmekten kurtaran Erbakan’ı unutma!..

Yapanlarla yıkanları, sadıklarla sahtekârları bir tutma! Refah-Yol hükümetinde ekonominin düze çıkarıldığını, işçiye, memura, köylüye ve emekliye en iyi imkânların sağlandığını, Milli Görüş Belediyelerin de destanlar yazıldığını, fakir fukaraya nasıl sahip çıkıldığını hatırla!.. Kendini bağrı yanıkların ve sistemin pençesinde kıvrananların bedduasına uğratma!.. Dünyanı ve ahiretini karartma!..”

Düşün:

1- Saadet’ten başka; ahlaki ve manevi tahribatı dert edinen ve çare gösteren var mı?

2- Saadet’ten başka, faizsiz, rantiyesiz, Milli ve yerli kalkınma projeleri üreten var mı?

3- Saadet’ten başka, ABD ve AB emperyalizmine ve İsrail Siyonizm’ine karşı D-8’ler, İslam Birliği ve ezilenlerin dirliği diyebilen var mı?

Öyle ise; “oy”larınla ya saadetini seçeceksin veya sefaletini… Ya Milli Görüşü seçeceksin veya kirli bir zihniyeti… Ya Refahını ve menfaatini seçeceksin veya felaketini… Evet, “oy” unla, ya ülkemiz üzerindeki oyunları bozacaksın veya oyuna gelip, Batılın ve Batılıların vebaline ortak olacaksın!

Ve sakın unutma! “İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.” En sevaplı ve en kapsamlı hizmet ise, haklı ve hayırlı bir zihniyetin iktidar olmasına katkıda bulunmaktır. Çünkü “bir saat adaletle hükmetmek, yetmiş yıl nafile ibadetten hayırlı” sayılmıştır.

Ve kesinlikle ümit var olmalıdır. Hele görelim, yarınlar neler doğuracaktır. Çünkü karanlığın en koyu olduğu an, sabaha en yakın olduğu zamandır.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.