Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan sempozyumun açılış konuşmasını yapan Vali Gürel, “Ülkemizde uygulanan sosyal politikalar gönül coğrafyamızda da uygulandığı takdirde çok daha yaşanabilir bir dünyayı hep birlikte sağlamış olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Vedat Işıkhan, Türkiye’nin sosyal politika anlayışının insan hak ve özgürlüklerinin sağlamak, yeşil ekonomik kalkınmayı desteklemek, büyümeden elde edilen geliri vatandaşları arasında adaletli ve dengeli bir şekilde dağıtılmasını sağlamak, sosyal ve adaleti sağlamak, bireyi ve aileyi güçlendirmek olduğunu belirtti.
Sosyal politikalardaki dönüşümü çok iyi okumak gerektiğini ifade eden Işıkhan, “Sadece sosyal yardımlar değil, sosyal hizmetin bu bakanlık çatısı altında bu isimle anılmasının çok önemli olduğunu vurgulamak isterim. Çin’in kalkınmasında projeler yoluyla toplumun kalkınması ilkesi hedefleniyor. Bizim de gelecekte projeler yoluyla toplumu kalkındırma çabalarımıza güç vermemiz lazım” diye konuştu.
Işıkhan, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin uyguladığı sosyal politikaların, 7’den 70’e tüm nüfusu kapsadığını aktararak şunları söyledi:
“Toplumun tümü sosyal koruma şemsiyesi altına alınmıştır. Bu çok önemli bir hedefti. Sosyal devlet, sosyal politikalar aracılığıyla adeta kimsesizlerin kimsesi olmuştur. Sosyal politikalar da sosyal yardımlar aracılığıyla vatandaşa dokunma şansına sahip olmuştur. Sosyal politikaların bünyesi genişlemiş, ihtiyaca göre yeni hizmetler ve modeller çeşitlenmiştir. Başarıyla uygulanan sosyal politikalarımız birçok çağdaş refah devletinin düzeyini yakalamış hatta bazılarını da geçmiştir.”
2023’te Türkiye’nin en önemli hedefi sosyal politikalarda kadim bir geçmişten refah ötesi uygulamalara geçmek olduğunu kaydeden Işıkhan, “Bunun için toplumu kapsayan, hiç kimseyi dışarda bırakmayan, tam istihdamı hedefleyen sosyal adaletten, insan haklarından, eşitlikten asla ödün vermeyen, refahı tabana yayan, gelirin adaletli dağılımını ve paylaşımını önceleyen, çalışma yoluyla refaha erişim hakkını uygulayan, sonuçta hatalarını ya da eksikliklerini ortaya çıkararak kendini yenileyen ve insani sistemlere dayalı politika stratejilerinin sürdürülmesi ve bunların sürekli geliştirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz” ifadelerini kullandı.