Karabük Özel Sektör Demir Çelik Haddeciler Derneği (KAHDER) Murat Orhan, KARDEMİR’in bugün bir gazeteye verdiği reklam ilanı ile ilgili, “ Yer gök haksızlık” dedi.
Orhan, yaptığı açıklamada, KARDEMİR A.Ş’nin ulusal bir gazetenin arka kapak sayfasına verdiği “Yer demir, gök çelik” başlıklı reklam ilanı ile karşılaştıklarını belirterek, “KARDEMİR Yönetiminin ‘Haksız Rekabet’ suçlaması ile yargılanmasını, SPK’nın ve akademisyen bilirkişi raporlarında da öncelikli mal alımı uygulamasının haksız rekabete yol açtığını içeren bilgileri paylaştığımız ilanımızın hemen ardından verilen bu ilanın ne kadar manidar olduğunu vurgulamak isterim. Fakat ne yazıktır ki, KARDEMİR’in haksız rekabet suçlaması ile ilgili SPK ve akademisyen bilirkişi raporlarına, haksız rekabet iddialarına tek bir satır cevap verilemeyen ilanın amacını da bir hissedar olarak merak etmekteyim. Ayrıca KARDEMİR hissedarlarının kamuoyunun da aynı benim gibi merak ettiği kanısındayım. KARDEMİR Yönetimi verdiği ilanda Sermaye Piyasası Kurulunun ve Akademisyen bilirkişi raporunda belirtilen aşağıdaki sorulara keşke cevap verebilselerdi” dedi.
KARDEMİR Yöneticilerinin ellerinde bulundurdukları yüzde 10,8 toplam KARDEMİR hisseleri bulundurduğuna dikkat çeken Murat Orhan, “ Yine KARDEMİR’in ürettiği Kütük demirin yüzde 76,6’sını maliyet avantajı sağlayarak, sahip oldukları Yolbulan Dış Tic. A.Ş, Çelsantaş A.Ş ve Çağ Çelik A.Ş’ye nasıl aldıklarına. KARDEMİR Yöneticileri, SPK’nın 2012 Kurul raporunda TTK’nın 54 ve 55. Maddelerini içeren HAKSIZ REKABET yaptıkları yönünde tespitine cevap verebilselerdi.
KARDEMİR Yöneticileri, “Yer Demir, Gök Çelik” diye kamuoyunda bir göz boyama yapacaklarına, 12 yıldır “öncelikli mal alımı” uygulaması ile kendi şirketlerine ne kadar kütük demir aktardıklarını, sipariş veren müşterileri ile kendi şirketleri arasında nasıl ayrımcılık yaptıklarını anlatabilselerdi.
Akademisyenlerin raporunda belirttiği gibi, şahsımın KARDEMİR A.Ş’de oluşan “Öncelikli Mal Alım Hakkı” adı altında yapılan iddialarıma belirttiği gibi, Akademisyenler; “Müşteki Murat Orhan’ın iddiaları SPK ve tanığın beyanları ile bire bir örtüşmekte, fakat sanık avukatlarının bu iddiaları çürütecek en ufak bir delil dahi mahkeme dosyasına sunamamaları en azından, Murat Orhan’ın iddialarını doğru kabul edilebileceği şeklindedir” demektedirler. Keşke buna da cevap verebilselerdi.
Bu gün kamuoyuna sunulan ilanda 50 Milyon Dolar sosyal sorumluluk projesine aktardıkları paradan, İskenderun D.Ç Spora 100 Bin TL verdiklerini ama Karabük’ün Yenice İlçesinin BAL Ligine çıkan takımına nasıl dirsek çevirdiklerini, yardım taleplerini nasıl cevapsız bıraktıklarını anlatabilselerdi.
KARDEMİR’in kazancı ile 2002’den bu yana 1 Milyar Dolarlık yatırım yaptıklarını belirten yöneticiler, ellerinde bulundurdukları (SPK Kayıtları) %10,8 toplam hisse ile KARDEMİR’in hammaddesi olan kütük demirlerin %76,6’sını kendi şirketlerine aktardıklarını, Karabük’teki haddecileri neden düşünmediklerini, aldıkları bu kütük demirleri 400 km uzaklıktaki kendi tesislerine taşıyarak nasıl rant sağladıklarını, 400 km öteye kütükleri taşırken dahi Karabük nakliyecisinden çok kendi şirket araçlarını neden tercih ettiklerini bir anlatabilselerdi” ifadesinde bulundu.
Orhan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Karabük’te bu kadar hazır yemek şirketleri varken, ilk önce bir Fransız firmasına, ardından da bir Gaziantep firmasına işçilerin yemek işini neden verdiklerini anlatabilselerdi KARDEMİR’in her yıl milyarlarca lira ve binlerce çeşit kalem mal alımlarını yaparken, Karabük’ün yerel firmalarından bir cıvata, bir kalem, bir çuval patates ve bir fotokopi kağıdı dahi neden almadıklarını anlatabilselerdi. KARDEMİR’in emekçileri olan işçilerimiz arasından belirli kişileri sudan bahanelerle işten atıklarını, yeni aldıkları bine yakın işçiye hala neden kadro vermediklerini, ağır sanayi işçilerinin düşük ücretler ile çalıştırdıklarını bir anlatabilselerdi Basından duyduğum kadarıyla, KARDEMİR Genel Müdürü Fadıl Demirel’in “Hani bu mahkemelerden bir şey çıkmayacaktı” diyerek istifa etmesi ile şimdi genel müdür bulmakta zorluk mu çekiyorlar da bu reklam ilanını verdiler. Ulusal gazetelere verdiğim ilanların yanı sıra, Karabük’ümüzün değerleri olan yerel basın yayın organlarına da hiçbir ayrım gözetmeden aynı ilanları verdik. Burada amacımız, KARDEMİR hissedarlarını ve kamuoyunu ulusal gazetelerde verdiğimiz ilanlar aracılığı ile bilgilendirirken, aynı ilanları yerel basını göz ardı etmemektir. KARDEMİR A.Ş Yönetimi verdiği içi boş ilan ile müşterileri arasında yapmış olduğu ayrıcalığın farklı bir örneğini göstererek yerel ve ulusal basın arasında ayrımcılık yaparak, yerel basına karşıda duyarsızlığını göstermiştir.”