Türk Büro-Sen Genel Başkan Yardımcısı Bayram Öztürk, tüm memurları iş güvencelerine sahip çıkmaya davet ederek “İş Güvencemize sahip çıkmak için 4 Nisan’da Ankara’da büyük bir miting düzenleyeceğiz.” dedi.
Türk-Büro-Sen Karabük Şubesi tarafından Yenişehir Büyük Kulüp’te Genel Başkan Yardımcıları, il, ilçe temsilcileri ve üyelerin katılımıyla yemekli toplantı organize edildi.
Türk Büro-Sen Genel Başkan Yardımcıları Bayram Öztürk ve Osman Eksert’in de katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, açılış konuşması yapan Karabük Şube Başkanı Celal Tokatlı, toplantıya katılanlara teşekkür ederek birlik ve beraberlik mesajları verdi.
Toplantıda bir konuşma yapan Türk-Büro-Sen Genel Başkan Yardımcısı Bayram Öztürk, son 13 yılda ilk defa memurların resmi enflasyon altında zamma mahkum edildiğini söyledi. 2014 ve 2015 yılı toplu sözleşmelerinin tarihi bir rezalet olduğunu vurgulayan Öztürk “2014 yılı için yapılan 123 TL’lik artışın karşılığı ortalama memur maaşlarına yansıması %5,2’dir. Yıl sonu enflasyonu ise %8,2 olarak gerçekleşmiştir. Memurlar 6. aydan itibaren (Hazirandan) kesesinden yemeye başlamış ve borç batağına sürüklenmiştir. Başbakan ise memura %17 zam verdik diyerek, hesap bilmez Konfederasyonun savunuculuğunu yapmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur-Sen “Destan Yazdı” demiştir. Evet, Memur-Sen yandaşlıkta, emeğin ve alın terinin pazarlanmasında destan yazmıştır. 2015 yılı içinse Memura %3+3, memur emeklisine %3+3, asgari ücretliye %6+6, İşçi ve Bağ-Kur emeklisine %2,32 sefalet artışı yapılırken, Milletvekiline 1000 TL, Milletvekili emeklisine 711 TL artış yapılmıştır. Sırada ise subay, astsubaylar ile valiler ve kaymakamlara zam hazırlığı var. Hükümet her zaman olduğu gibi istediği kesimlere ekstra zam veriyor, ama memurlara gelince enflasyon farkını bile çok görüyor” dedi.
“KAMUOYUNDA MEMURLA İLGİLİ YANLIŞ ALGI OLUŞTURULUYOR”
Türkiye’de devlet memurlarının iş garantisinin birilerini rahatsız ettiğini belirten Öztürk “İktidara geldikleri günden beri, memurun iş güvencesini ortadan kaldırarak, güvensiz ve güvencesiz bir çalışma hayatı oluşturmak için altyapı hazırlamaya çalışan siyasi iktidar, 12 yıllık iktidarları döneminde sürekli işçi-memur ayrımının kaldırılması gerektiğini ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha işçi, memur ayrımını kaldıracaklarını ifade ederek, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde işçi-memur ayrımı olmadığını söylemiştir.
Halbuki Devlet Personel Başkanlığı’nın resmi internet sitesine bakılırsa birçok gelişmiş ülkede aynen kamu çalışanları gibi hayat boyu garantisi olan devlet memurları var. Örneğin Hollanda’da süreli sözleşmeli çalışanların oranı yüzde bir bile değil. Hepsi iş garantili ama Türkiye’de devlet memurların iş garantisi birilerini rahatsız ediyor. Amerika’nın da Başkanlık sistemiyle yönetildiğini örnek gösteren Sayın Cumhurbaşkanı burada çalışanların %90’ının hayat boyu çalışanlar, yani güvenceli çalışanlar olduğunu bilmiyor mu?
Ülkemizde memurların güvencesi ile ilgili yanlış bir düşünce zihinlere kazınmıştır. Bu da memurların işe girdikten sonra, emekli olana kadar çalışmasıdır. İşten atılmasının söz konusu olmadığıdır. Bu yanlış bir kanaattir. Her yıl 20 binden fazla memur çeşitli cezalar alıyor. Kınama cezasından, maaş kesimine kadar. Ayrıca her yıl 500’ün üzerinde memur da işten atılıyor.” dedi.
“İKTİDAR 13 YILDA YAPTIĞI KADROLAŞMAYI YETERLİ BULMUYOR”
Ak Parti döneminde 2011 yılında yapılan seçim öncesi 100 bini aşkın 4B’li sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine karşın, halen 4B’li personel alındığını vurgulayan Bayram Öztürk “Kamuda 4B, 4C gibi farklı statülerde personel çalıştırılması hem ücret hem de statü açısından sorun yaratmaktadır. Devlet’in hafızası için memurun güvencesi olmalıdır.
Tek dokunulmazlar Milletvekilleri ve Yürütmenin Bakanlarıdır. Memurlar da yürütmenin başı olan Başbakan’ın mesai arkadaşlarıdır. Bu anlamda memurun güvencesine göz dikilmesini anlamakta güçlük çekiyoruz. Anlaşılıyor ki, iktidar Devlette kendisi gibi düşünmeyen hiçbir memura tahammül edememektedir. İktidar sahipleri, Devlette 13 yılda yaptıkları siyasi kadrolaşmayı yeterli bulmuyor, memurun iş güvencesine göz dikiyor. İktidarla gelen, iktidarla giden memur istiyor. Yani Devlet memuru değil, parti memuru istiyor. Bu anlayış sadece memuru mağdur etmeyecek, Devletin de beka sorununa sebep olacaktır. Çünkü hafızasını kaybeden bir devletin, yönetilebilmesi mümkün değildir. Türkiye Kamu-Sen olarak, bedeli ne olursa olsun bu anlayışla mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
“İŞ GÜVENCEMİZ İÇİN 4 NİSAN’DA ALANLARDAYIZ”
Hükümetin iktidara geldiği günden beri, memurun iş güvencesini ortadan kaldırmaya çalıştığını vurgulayan Öztürk şunları söyledi; “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında, “Yeni anayasa ile memur-işçi ayrımını da kaldırarak tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi çalışanlar sistemini getireceğiz” demiştir. Türkiye Kamu-Sen böyle bir şeye asla müsaade etmeyecek ve mücadelesine devam edecektir. İş Güvencemize sahip çıkmak için 4 Nisan’da Ankara’da büyük bir miting düzenleyeceğiz. Tüm memurlarımızı iş güvencelerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.”
“YETKİ YENİDEN EHİL ELLERE VERİLMELİDİR”
“İş güvencemize sahip çıkmak için, haklarımızı masada tam olarak alabilmek için Yetkili Sendika olmak zorundayız.” diyen Öztürk, masaya güçlü oturacak bir Türkiye Kamu-Sen’e hem memurların, hem de Türkiye’nin ihtiyacı olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı; “Kurulduğumuz günden bu yana hak mücadelemizden vazgeçmedik. Kamuda hükümete paralel olmuş malum Konfederasyon memurun haklarını masada hükümete peş keş çekmiş, 2014 ve 2015 yıllarında geçerli olacak toplu sözleşmeyle memurlarımızı mağdur etmiştir. Bizler Türkiye Kamu-Sen ve Türk Büro-Sen olarak memurun emek mücadelesine devam edeceğiz. Eğer 2016 ve 2017 yılları için geçerli olacak toplu sözleşmeyi yine malum konfederasyon yaparsa, tıpkı 2014-2015 gibi 2016 ve 2017 yılları da kayıp yıl olacaktır. Tüm memurlarımızı haklarını tam almak için Türkiye Kamu-Sen çatısı altına davet ediyoruz. Memur, 2016 ve 2017 yıllarını Türkiye Kamu-Sen ile kaybetmeyecek” dedi. Bu hususta her üyemizi daha çok çalışmaya davet ediyoruz”