CHP İl Başkanı Erdoğan Dinçel düzenlediği basın toplantısında 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuda yaşanan görevden almaların cadı avına dönüşmemesi gerektiğine dikkat çekti. Dinçel günlerdir kent meydanında yapılan gösterilerin ise bir siyasi partinin şovu gibi hava estirilmesinden rahatsız olduklarına da vurgu yaptı
CHP Karabük İl Başkanı Erdoğan Dinçel düzenlediği basın toplantısında yurt genelinde olduğu gibi Karabük’te de süren demokrasi nöbetlerini eleştirdi. ‘Neyin nöbeti tutuluyor’ diye soran Dinçel, “Gerekli güvenlik önlemleri alınmadan gerçekleştirildiği için her türlü provokasyona açık gösteriler düzenleniyor. Ayrıca demokrasi nöbeti adı verilen bu tür gösterilerin bir siyasi partinin şovuna dönüştürülmesini de doğru bulmuyorum. Alanlarda her siyasi partiye mensup yurttaşımız var” dedi.
CADI AVINA DÖNÜŞMESİN
Kamuda yoğun biçimde yaşanan görevden almaların bir cadı avına dönüşmemesi gerektiğine de dikkat çeken CHP İl Başkanı Dinçel toplantıda şunları söyledi; “Ülkemiz ve Cumhuriyetimiz, 15 Temmuz Cuma akşamı Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir cuntanın PARLAMENTER DEMOKRASİMİZE yönelik bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı.
Türk Ordusunun üniformasına ve onuruna yakışmayan tutum içindeki bu gruba karşı, siyaset kurumu, milletvekillerimiz ve milletimiz en kararlı şekilde karşı duruşunu göstermiş; Parlamenter Demokrasi birikimimizin yarattığı demokrasi kültürü, bu darbe girişimini başarısız kılmıştır.
Cuntacıların darbe girişimine karşı Genel Başkanımız öncülüğünde partimiz, net bir tavır sergileyerek darbe karşıtı tavrını açıkça ortaya koymuştur.
Bu tavrımız Cumhuriyetimizi ve Parlamenter Demokrasiyi koruyup yaşatmak adına konan bir tavırdır ve koşullar ne olursa olsun, bundan sonrada Demokrasimizi korumak adına tüm örgütümüz tarafından sürdürülecektir.
Ancak, halkımızın direniş hakkından kaynaklanan darbe karşıtı gösteriler, iktidarın yönlendirmesiyle amacından saptırılarak siyasi şova dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
Bu tür kontrolsüz ve provokasyona açık gösterilerin, toplumun kutuplaşmasını ve ayrışmasını artıran ciddi tehlikelere yol açabileceğini düşünmekteyiz.
Bugünlere nasıl geldiğimizin tespitini ve özeleştirisini yapamazsak gelecek ile ilgili doğru kararlar alamayız.
Ülkeyi ordusuyla, polisiyle, yargısıyla, bürokrasisiyle bu cemaate teslim edenlerin hiçbir özeleştiri yapmadan, hiçbir özür dilemeden halkın bu direnişini kendi siyasi şovlarına alet eden bu samimiyetsiz tavırlarını da mutlaka sorgulamalıyız.
Geçmişte yıllar boyu bu tehlikeye dikkat çekenlere kulak asmayanlar, “devleti cemaat ele geçirmiş lafına kargalar bile güler” diyenler, “hocam gel artık bu hasret bitsin” diye ağlayanlar, her fırsatta gidip elini öpüp duasını talep eden her kademedeki yetkililer, şimdi demokrasi havarisi olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Darbeciler tüm işbirlikçileri ile birlikte hukuk düzeni içinde yargı önünde hesap vermelidir.
Hesap sorma sürecini ve soruşturmaları, Anayasa ve hukuk sınırları dışına taşıyıp bir cadı avına dönüştürmek, Anayasayı ihlal eden darbecilerle aynı konuma düşmek olur. Soruşturmalar, intikam ve tasfiye fırsatı gibi görülmemelidir. Öte yandan hukuk devletinin gereği olarak er ve erbaşlara dönük linç girişimleri de aynı biçimde soruşturulmalıdır.
Siyaset kurumu ve devlet organları, halkın kutuplaştırılmasına, kışkırtılmasına, çatışma potansiyelinin tahrik edilmesine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin düşman gibi gösterilmesine dönük her türlü girişim ve ortamı ortadan kaldırmakla sorumludur.
Ülkemizin geleceği tam demokrasidedir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün siyasi partilere açık çağrımızdır. Güçlü bir parlamenter sistem ve özgürlükçü demokrasi için her türlü çabayı sonuna kadar göstermeliyiz. Bu bizim tarihi sorumluluğumuzdur.”