Böyle değildi gazetecilik hayalim

Böyle değildi gazetecilik hayalim
Yayınlama: 26.04.2017
Düzenleme: 15.06.2020
2
A+
A-

Sanki bir davaydı,

Bir neferin son halkasıydı,

Bu meslek.

Veya gören gözlerimi kandırdım,

Ruhum öyle istedi.

Tarihten esinlenmiştim.

Osmanlı’nın zor zamanıydı.

Gazeteler, köşe yazarları milli ruh haykırıyordu.

Düşmana mermi gibi saplanan kalemler, cümleler, kelimeler…

Vatan yazıyordu.

Aynı kalemler, saray yönetiminden adalet ve hoşgörü bekleyen hicivler kaleme alıyordu.

Çünkü gazeteciler susarsa kimse konuşmazdı.

Mustafa Kemal dört koldan mücadele ediyor.

İzmir’de İlk kurşun Gazeteci Hasan Tahsin’den gelmişti.

Cumhuriyet rejimi açıklanacaktı.

Atatürk ilk defa İzmit’te gazetecilere Cumhuriyet’i anlattı.

Bir sırrı paylaştı.

Hürriyet için sınırsız destek veren kalemler,

Meclis yönetiminden adalet ve hoşgörü bekleyen hicivler kaleme alıyordu.

Çünkü gazeteciler susarsa kimse konuşmazdı.

Vatan sevdası dolu Mehmet Akif, yazıyor söylüyor.

Adalet peşinde, hak yolda konuşuyordu.

Sürgün kendisine bir madalya oldu.

Çünkü gazeteciler susarsa kimse konuşmazdı.

Üstad Fazıl, adalet diye haykırırken, yanında kimse yoktu.

Zulüm görenlerin bir umudu,

Haksızlığa uğrayanları diliydi bu meslek.

Gazetecilere ilk büyük sansür Adnan Menderes döneminde geldi.

O dönem Menderes’i eleştirmek nereye mümkündü.

Oysa o kara tarih 27 Mayıs’ta,

Aynı gazeteciler Menderes için adalet arıyordu.

Çetin Emeç, adalet aradığı için bedel ödedi.

Abdi İpekçi, adalet peşinde koştu.

Dönemin Başbakanı Ecevit, uçağında ki bir yayın grubunun temsilcisini indirdiğinde, sansürlediğinde, o gazeteyle asla aynı görüşe sahip olmamasına rağmen Abdi İpekçi uçağı terk etti.

Adalet herkese lazım diye haykırıyordu.

Ecevit, hemen kararından vazgeçerek iki ismi de yeniden uçağa davet etti.

Bir şahlanıştı bu meslek benim gözümde,

Damarların çatlaması, bir çocuğun yarınlara gülümsemesiydi.

28 Şubat’ta “elif” gibi dimdik adalet arayan gazeteciler olmadığı için Erbakan yalnız kalmadı mı?

Çünkü gazeteciler susarsa kimse konuşmazdı.

Bugün mü?

Kim güce daha yakınsa, o gazeteci daha başarılı sayıldı.

Ne biliyim işte,

Adalet haykıran kalemler, para aramaya başladı.

Zulme uğrayanın sesi olacağına, “ben daha iyi biliyorum” demek marifet sayıldı.

Her yıl, tekrarlanan haber başlıkları gibi

Daha da kötüye sardı gidişat.

Son olarak bir başka gazeteciği rezil etmelere kadar indi.

Biri düştü diye diğeri onu rezil etti.

Öbürü düştü, diğeri onu maymuna çevirdi.

Bir çizgisi yok muydu bu işin.

Tıklama getiriyor diye cinayet ve kavga haberleri içerinde bir medya oluştu.

Böyle değildi Gazetecilik hayalim.

Bedelini çoktan yok saymış,

Adalet peşinde koşan kahramanlar sanırken,

Adaletin artık kız isimlerinde dahi olmadığını gördüm.

Çünkü gazeteciler susarsa kimse konuşmazdı.

Bana göre gazeteciler artık sustu.

Konuşulan kavgalar,  dedikodular benim için bir anlam ifade etmiyor.

(Bu yazı şahsıma da öz eleştiridir)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.