3 Nisan Kardemir’in Kuruluşunun 78. Yıldönümü!

Kapısına kilit vurulmak istenen KARDEMİR, şimdi 6 katından fazla kapasiteye ulaşmış bir dünya şirketi oldu.

3 Nisan Kardemir’in Kuruluşunun 78. Yıldönümü!
Yayınlama: 02.04.2015
Düzenleme: 15.06.2020
9
A+
A-

1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleri ile kurulan ve 15 haneli bir köy iken bugün Karabük’ün ortaya çıkmasına vesile olan Türkiye’nin ilk ağır demir çelik sektörü KARDEMİR, 78. kuruluş yıldönümünü kutluyor.

2014 yılını 331 milyon TL karla kapatan Karabük Demir ve Çelik İşletmeleri A.Ş., dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

15 haneli Öğlebeli köyünden oluşan bir mahalleyi il yapan KARDEMİR A.Ş. geçirdiği krizli yılları geride bırakarak 78 yıldır Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan bir fabrikanın yanı sıra bir okul olma öncülüğünü sürdürmeye devam ediyor. “20 yıl önce ömrünü tamamladı” diye kapatılma kararı verilen Karabük Demir ve Çelik İşletmeleri Fabrikası bugün Türkiye’nin aranan markası yanında dünya şirketleri ile rekabet edecek konuma geldi. Kardemir özelleştikten sonra ayakta durmak için gereksinim duyduğu yatırımları yapmaya başlayınca kar eden bir fabrika konumuna geldi.

1960 ve 70’li yıllarda yaptığı ray üretimini aradan geçen 47 yıl sonra 2007 yılında ray profil haddehanesini yeniden devreye alan KARDEMİR bugün Türkiye’nin 72 metre uzunluğunda hızlı tren raylarını üretiyor. Özelleştirme sonrası yaklaşık 1 milyar doların üzerinde yatırım yapan ve yapmaya da devam eden KARDEMİR, bir dünya şirketi konumuna kavuştu. Önce bir istasyon adı sonra nahiye daha sonra kaza ve nihayet 1995 yılında il olan Karabük’ün 100 nüfuslu bir mahalleden 230 bin nüfuslu bir il olan Karabük olarak 78. yılını il olarak da 20. yılını kutluyor.

KARDEMİR’İN KURULUŞ ÖYKÜSÜ

Temelleri 3 Nisan 1937’de atılan Karabük Demir Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) A.Ş., 78 yıllık serüveninde inişli çıkışlı yollardan geçerek tüm zorluklara rağmen ayakta durmayı başardı.

Atatürk’ün Türkiye’de demir çelik sanayi kurulup kurulmayacağının incelenmesine dair emir vermesinin ardından 2 kez girişimde bulunulmasına ve sonuçlar olumlu çıkmasına rağmen ödenek yokluğu nedeniyle ertelenen fabrika kurulması yönündeki çalışmalar 1932’de üçüncü kez Rus heyetinin incelemeleri ile gündeme gelerek yeniden başlatıldı. Türkiye’de ekonomik ilkeler içinde demir çelik sanayi kurulup kurulmayacağının incelenmesine 1925 yılında İktisat Vekaleti tarafından başlandı. 1925 yılında, bir taraftan petrol yataklarının incelenmesi için Lüksemburglu Dr. Lucius diğer taraftan kömür ve demir cevherini incelemek için de Avusturya’dan Leopen Maden Mektebi profesörlerinden Dr. Granigg getirildi. Dr. Granigg, Türkiye’de demir çelik sanayi kurmaya elverişli demir cevherinin bulunup bulunmadığını, maden kömürlerimizin demir çelik sanayiinde kullanılacak kok kömürü yapımına elverişli olup olmadığını, demir çelik sanayinin ekonomik bir şekilde Türkiye’nin neresinde kurulması gerektiğini incelemek üzere görevlendirildi. Dr. Granigg’in çalışmaları sırasında Ticaret Vekaleti’nde bir genel müdürlük kurularak başka uzmanlar da getirilerek madenlerimiz incelettirildi, Belçika’da Maurice ve Almanya’da Koppers firmalarında kömürlerin koklaşma testleri, Lüksemburg’da Medinger’de demir cevherinin analizleri yapıldı. Ancak, bu çalışmalara devam edilemedi ve demir çelik sanayinin kuruluşu 1928 yılına kadar gündeme gelmedi. 1928 yılı başlarında Erkan-ı Harbiye’de bir toplantı yapılarak demir çelik sanayinin durumu yeniden incelenmiş ise de bütçeye ödenek konulmadığından demir çelik sanayinin kurulması işi ikinci kez sonuçlandırılamadı. Türkiye’de demir çelik sanayinin kurulması çalışmalarına 1932 yılında üçüncü kez Rus heyetinin incelemeleriyle başlandı. Heyetin verdiği raporda, 1929-1930 yılları gümrük istatistiklerine göre yılda 150 bin ton demire sürüm bulunabileceği, gelecekteki ihtiyaç da düşünüldüğünde 300 bin ton/yıl üretim yapacak yüksek fırınlara gereksinim duyulacağı, yüksek fırınların işletilmesi için kurulacak kok fabrikasından da kimya sanayi bakımından çok önemli yan ürünler elde edileceği, ağır sanayi merkezi çevresinde kurulacak sülfürik asit ve diğer yan sanayinin ekonomik olacağı tespit edildi. Nihayet, ağır demir sanayinin kuruluş yerinin tespiti ve diğer sorunların incelenmesi için Sümerbank ve Erkan-ı Harbiye birlikte incelemelerde bulunarak birinci Sanayi Planı’nın bu en önemli kuruluşunun kesin olarak kurulmasına karar vermişler ve kuruluş yeri için Karabük yöresi uygun bulundu.

ÇELTİK TARIMINDAN ÇELİK SANAYİSİNE

Türkiye’de ağır demir sanayinin kurulmasına dair kanun 17 Mart 1926’da kabul edilerek 29 Mart 1926 tarihli 334 sayılı Resmi Gazete’de 786 No’lu Kanun olarak yayınlandı. Demir Çelik Sanayinin kurulması için 1925 yılında incelemelere başlanmasından sonra bu sanayi için uygun bir yerin seçilmesi sorunu ile de ilgilenildi ve zaman zaman değişik fikirler öne sürüldü. Bu konuda Amerikalı iktisatçılar ve Rus heyeti incelemeleri ile Sümerbank ve Erkan-ı Harbiye mümessillerinden bir kurul çalışmaları sonrası demir çelik sanayi kuruluş yeri için maden kömürü havzasına yakın olan “Karabük” seçildi. Karabük’ün demir çelik memleketi seçiliş nedenleri olarak; maden kömürü havzalarına yakınlık, demiryolu güzergahı üzerinde ve yörenin işçi yerleşmesine uygun oluşu ile jeolojik bakımdan ağır endüstri kurulmasına elverişli olması gösterildi. Karabük Demir Çelik Sanayii’nin kurulmasına elverişli görülmesi nedeniyle 10 Kasım 1936 tarihinde İngiliz Hükümeti ile imzalanan 2,5 milyon sterlinlik bir kredi anlaşması üzerine H.A. Brassert firmasına ihale edilen tesislerin temeli, 3 Nisan 1937’de zamanın Başvekili İsmet İnönü tarafından Zonguldak’ın Karabük köyünde Filyos Irmağı’nın kolları olan Soğanlı ve Araç çaylarının birleştiği arada geniş çeltik tarlaları üzerinde atılmış ve böylece Karabük’te çeltik tarımından çelik sanayisine dönülerek Türkiye’nin ilk ağır sanayi hamlesi başlatılmış oldu.

1 Mart 1938’de teknolojik montaj çalışmalarına başlanılan entegre demir çelik tesisleri kurucu İngiliz firması uzmanları ile birlikte Türk mühendis, teknisyen ve işçilerinin azami gayretle çalışmaları sayesinde 3 yıl gibi kısa sürede yapılarak 6 Haziran 1939’da kuvvet santralinin işletmeye alınmasını müteakiben diğer tesisler de peyderpey işletmeye alındı. Karabük köyünün çeltik tarlalarında kurulan tesislerden ilk Türk çeliği, 10 Ekim 1939 tarihinde alındı. Fabrikanın kuruluşunda köylüler katır sırtlarında taş taşırken, mahkumlar bir yıl çalışmaları karşılığı mahkumiyetlerinden 2 yıl affedilerek çalıştırıldı. İngiliz ve Alman mühendisler, Türk köylüleri ve mahkumlar, hatta Çankırı Cezaevi’nde yatan mahkumların arasında bulunan şair Nazım Hikmet de tesislerin kuruluş inşaatında çalıştı.

FABRİKA KURAN FABRİKA

3 Nisan 1937’de temeli atılarak kurulan Demir Çelik Fabrikaları 13.05.1955 tarihine kadar Sümerbank’a bağlı “Demir Çelik Fabrikaları Müessese Müdürlüğü” adı altında çalıştı. Demir Çelik Fabrikası İşletmesi’nin muhtelif ünitelerinin ilavesi ile genişletilmesi üzerine Müessese, Sümerbank’tan ayrılarak 13.05.1955 tarih ve 6559 sayılı kanunla bağımsız bir KİT durumuna gelmiş ve “Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü” adını aldı. 21.06.1955 tarihinde Eti Bank’ın bir müessesesi olan Divriği Demir Madenlerini de bünyesine alan ve Genel Müdürlük olarak faaliyet gösteren Karabük Demir Çelik Fabrikaları bünyesinde deneyimli montaj elemanları yetiştirerek Türkiye’de ağır sanayinin kurulması ve 3. Demir Çelik Fabrikası olan İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nın kurulmasına da öncülük etti. Uzun yıllar ulusal endüstrinin lokomotifi olan Karabük Demir-Çelik İşletmeleri, bir dönemden itibaren teknolojisini yenilemekten alıkonulur ve Karabük’ten kaynaklanmayan nedenlerle zarar etmeye başladı. Böylece 5 Nisan 1994 tarihli Ekonomik Tedbirler Programı kapsamında yıl sonuna kadar özelleştirilmesine, bunun sağlanamaması durumunda kapatılmasına karar verildi. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 30.12.1994 tarih 94/16 sayılı kararı ile Karabük Demir Çelik Fabrikaları Müessesesi özelleştirme kapsam ve programına alınmış, bu amaçla müessese 13.01.1995 tarihinde Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş.’ye dönüştürüldü. Özelleştirme Yüksek Kurulunun 94/16 ve 29.03.1995 tarih 95/30 sayılı ek kararları Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş.’nin Müteşebbis Heyet tarafından 17.02.1995 tarihinde kuruluşu tamamlanan KARDEMİR A.Ş.’ye devri öngörüldü. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile KARDEMİR A.Ş. Müteşebbis Heyeti tarafından imzalanan 30.03.1995 tarihli sözleşme ile devir şartları hükme bağlandı. Buna göre, Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş. hisselerinin tamamı KARDEMİR A.Ş.’ye devredildi.

ÖNEMLİ ZİYARETLER

Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nı belirli aralıklarla zamanın önemli isimleri ziyaret etmişlerdir. 1955 yılında Irak Kralı 1.Faysal, 1956’da İran Şahı Şah Rıza Pehlevi ve eşi Süreyya, 1956 yılında Afgan Kralı Zahif Han, 1957 yılında Habeşiştan (Etiyopya) İmparatoru Haile Selasiye ziyaret etmiştir.

1955 yılında Karabük Demir Çelik İşletmelerini ziyaret eden Irak Kralı 1. Faysal ülkesine döndüğü gün bir suikast sonucu öldürülmüştür. 1959 yılında Demir Çelik İşletmelerini ziyaret eden Japon Büyükelçi Takasiro İnove’nin boru fabrikası gezisi sırasında çatıda yuva yapmış güvercinlerin döktüğü kum ve tozlar kafasına dökülmüş, elçi bu işin işçiler tarafından yapıldığını sanarak mahkemeye vermiş, mahkeme üç yıl sürmüş sonuçta işçiler beraat etmiştir. Gerçeği öğrenen Büyükelçi işçilerden özür dilemiştir. 2002 yılında yaşanan kriz döneminde zor anlar yaşamaya başlayan KARDEMİR’i CIA eski Başkanı James Woosley de ziyaret etti.

ÖZELLEŞTİRME ÇALIŞMALARI

Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 30 Aralık 1994 tarih 94/16 sayılı kararı ile KARDEMİR Müessesesi özelleştirme kapsam ve programına alınmış, bu amaçla müessese 13 Ocak 1995 tarihinde Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş.’ye dönüştürüldü. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 94/16 ve 29 Mart 1995 tarih 95/30 sayılı ek kararları KARDEMİR’in Müteşebbis Heyet tarafından 17 Ocak 1995 tarihinde kuruluşu tamamlanan KARDEMİR A.Ş.’ye devri öngörüldü. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (Ö.İ.B.) ile KARDEMİR A.Ş. Müteşebbis Heyeti tarafından imzalanan sözleşme ile devir şartları hükme bağlandı. Buna göre, KARDEMİR A.Ş. hisselerinin tamamı KARDEMİR A.Ş.’ye devredildi. İş Kanunu’na tabi olan çalışan tüm işçilerin kıdem ve ihbar tazminatları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ödendi. Şirketin acil ihtiyaç duyduğu bakım, onarım ve yatırımlar için 20 milyon 619 bin 599 dolar verileceği taahhüt edildi. Ayrıca sermaye artışına mahsuben 900 milyar TL nakit ve asgari emniyetli stok seviyesi 1.278 milyar TL’lik stok devri öngörüldü. Bunun yanında tüm borç ve yükümlülükler Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü uhdesinde bırakıldı. KARDEMİR A.Ş. kurucu ortakları ve Müteşebbis Heyet ile Özelleştirme Yüksek Kurulu arasında imzalanan devir sözleşmesinin 3. Maddesinin a bendinde belirtilen hisse dağılım grup ve oranlarına göre devir tarihinden itibaren 30 Mayıs 1995 tarihine kadar en geniş katılımı sağlayacak biçim ve tarzda ortaklık yapısını oluşturmayı taahhüt etti. Belirtilen taahhütlerin yerine getirilmesine kadar şirketin her türlü taşıt, makine ve teçhizatları ile taşınmazları üzerine Ö.İ.B. lehine rehin ve ipotek tesis edildi. 7-14 Temmuz 1995 tarihlerinde yapılan hisse satışı sonucu sermaye 408 Milyar liraya çıktı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan alınan 27.09.1995 tarih, 6391 sayılı yazı ile hisselerin gruplara dağılımı istenen şekilde gerçekleştiği ifade edilerek konulan rehin ve ipotekler kaldırıldı. Bunun sonucu olarak devir alınan Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş.’nin sermayesi KARDEMİR A.Ş.’ye devredilerek çıkarılmış sermaye 8.733.927.521.411 TL’ye yükseltilmiş (1) TL bedelle devralınan şirket hisseleri 408 milyar TL’lik hisse alan ortakların hisseleri nispetinde bedelsiz dağıtıldı. Böylece devir hükümleri 30.03.1995 tarihinden geçerli olmak kaydıyla yürürlüğe girdi. Türkiye’deki sanayi tesislerinin tamamında imzası bulunan Karabük Demir ve Çelik Fabrikası, 1990 yılından itibaren verimlilik ve karlılık işlevlerini kaybederek zarar eder duruma geldi. Geçmişte istihdama dayalı yanlış politikalar, yeni yatırımların yapılmaması, 1980’li yıllardaki yüksek enflasyon ve ihtiyaçların yüksek faizle bankalardan karşılanması, Erdemir’in kuruluşundaki yüzde 25.5’lik payının 30 Nisan 1987 tarihinde bedelsiz olarak (KOİ) Kamu Ortaklığı İdaresi’ne devir edilmesi Karabük Demir Çelik’i çok zor durumda bıraktı. Fabrika, 1994 yılını 231 milyon dolar zararla kapattı.

KARABÜK HALKI FABRİKAYA SAHİP ÇIKTI

DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’nin aldığı ve Başbakan Tansu Çiller’in, Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ile birlikte açıkladığı 5 Nisan 1994 tarihli ekonomik kararlar çerçevesinde Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nın özelleştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde kapatılmasına karar verildi. Şehir, kendisinin kurtuluşu için büyük bir mücadeleye girdi. Yollar kapatıldı, halk, işçi, esnaf, işadamı ve politikacılar eyleme başladı. 8 Kasım 1994 tarihinde Karabük’ü Ankara’ya bağlayan yollar kapatıldı. Tüm işyerleri kapatılarak, hayat bir günlüğüne durduruldu. Çelik işçilerinin, Karabük’teki sanayici ve esnafın ve yöre halkının mücadeleleri sonrasında hükümet geri adım attı. Karabük DÇ Fabrikaları’nın kapatılmasından vazgeçilerek 30 Mart 1995 tarihinde tesisler dünyada örneği bulunmayan bir şekilde 1 liraya çalışanlara ve yöre halkına satılarak özelleştirildi. Özelleştirme sonucunda KARDEMİR çalışanları yüzde 35, sanayici ve tüccarlar yüzde 30, esnaf ve sanatkarlar yüzde 10, yöre halkı yüzde 25 hisse sahibi oldu. Devir işlemlerinden hemen sonra 2 trilyon liralık işletme sermayesinin temini için KARDEMİR halka açıldı. Ancak gerekli işletme sermayesi tamamlanamadığından ikinci kez halka arz gündeme geldi. Bu halka arzda çalışanların hissesi yüzde 51.6’ya yükselirken 2 trilyon beklenen sermaye miktarı da 408 milyar lirada kalmıştı.

1 TL’YE DEVİR TESLİM

Belirtilen taahhütlerin yerine getirilmesine kadar şirketin her türlü taşıt, makine ve teçhizatları ile taşınmazları üzerine ÖİB lehine rehin ve ipotek tesis edildi. 7-14 Temmuz 1995 tarihlerinde yapılan hisse satışı sonucu sermaye 408 milyar TL’ye ulaştı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan alınan 27.09.1995 tarih, 6391 sayılı yazı ile hisselerin gruplara dağılımı istenen şekilde gerçekleştiği ifade edilerek konulan rehin ve ipotek kaldırıldı. Bunun sonucu olarak devir alınan Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş.’nin sermayesi KARDEMİR A.Ş.’ye devredilerek çıkarılmış sermaye 8.733.927.521.411 TL’ye yükseltildi. (1) TL bedelle devralınan şirket hisseleri 408 milyar TL’lik hisse alan ortakların hisseleri nispetinde bedelsiz dağıtıldı. Böylece devir hükümleri 30.03.1995 tarihinden geçerli olmak kaydıyla yürürlüğe girdi. Türkiye’deki sanayi tesislerinin tamamında imzası bulunan Karabük Demir ve Çelik Fabrikası, 1990 yılından itibaren verimlilik ve karlılık işlevlerini kaybederek zarar eder duruma geldi. Geçmişte istihdama dayalı yanlış politikalar, yeni yatırımların yapılmaması, deniz yoluna yakın irtibatlı bir liman bulunmaması, 1980’li yıllardaki yüksek enflasyon ve ihtiyaçların yüksek faizle bankalardan karşılanması, Erdemir’in kuruluşundaki yüzde 25.5’lik payının 30 Nisan 1987 tarihinde bedelsiz olarak (KOİ) Kamu Ortaklığı İdaresi’ne devredilmesi, Karabük Demir Çelik’i çok zor durumda bıraktı ve fabrika 1994 yılını 231 milyon dolar zararla kapattı.

ZARARDAN KARLI DÖNEMLERE GEÇİŞ

Özelleştirme öncesi 1984-1994 yılları arasında devlet tarafından 14 milyon dolar yatırım yapılan Kardemir sürekli zarar eder durumdaydı. Devletteyken gerekli yatırımların tam yapılamamasından dolayı kendini yenileyemeyen dev fabrika, özelleştirilme sonrası modernizasyon ve tesis yenileme çalışmalarına başladı. Çelik üretim sistemi değiştirilerek, konverter sisteme geçildi. Dünya ile rekabet edilecek hale getirilen bu yatırımlar için finans giderleri dahil 210 milyon dolar harcandı. Kardemir, 1995 yılında 5.982 milyon dolar, 1996 yılında 30.217 milyon dolar ve 1997 yılında 43.592 milyon dolar kar etti. 1998 Asya ve Rusya krizi Türkiye’deki çelik sektörünü sıkıntıya soktuğu gibi Kardemir’i de modernizasyon yatırımlarını yaparken yakaladı. Devlet kuruluşlarından satın aldığı hammaddenin taşınmasında devletten beklediği kolaylığı sağlayamayan Kardemir, Elektrik Ark Ocakları’na sağlanan sübvansiyondan da yararlanamayınca haksız rekabetle karşı karşıya kaldı. Bu arada İsdemir’in devlet desteğini arkasına alarak ucuz demir-çelik ürünleri satması, Kardemir’i de fiyat indirimine zorlayarak zararın katlanmasına yol açtı. 1997 yılı sonundan itibaren yaşanmakta olan global krizden en büyük darbeyi Türk demir çelik sektörü aldı. Özellikle entegre tesisler arasında uzun mamul olarak bilinen inşaat çeliği üreten Kardemir ve İsdemir, bu krizlerden olumsuz etkilenirken bir de haksız rekabetle karşı karşıya kaldı. 1998 yılından itibaren zarar etmeye başlayan Kardemir, 1998’i 4.788 milyon dolar, 1999’u 71.441 milyon dolar, 2000’i 61.588 milyon dolar zararla kapattı. KARDEMİR 2001 yılı bilançosunu ise 118,635 milyon TL zarar olarak açıkladı. Hurda adı altında denetimsiz şekilde Türkiye’ye giren kalitesiz kütük, ömrünü tamamlamış ray ve gemi saclarından yapılan inşaat demirleri ülkenin kullanımına sunuldu. Kimyasal kompozisyonları ve mekanik özellikleri standart dışı olan bu demirlerle yapılan binalar, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde çöktü. Kalitesiz demir kullanımı nedeniyle binlerce insan öldü ve milyarlarca dolarlık mali kayıp oldu. Tüm bu yaşanan olumsuzluklara rağmen yılmadan yoluna devam eden KARDEMİR en son çare olarak yurt dışından sağladığı kredilerle yatırımlarına yön vermeye başladı. 2008 yılını 236 milyon TL kar ile kapatan KARDEMİR, 2009 yılında ise 72 milyon TL zarar açıklamıştı. 2010 yılında yeniden karlı dönemine giren KARDEMİR bu yılı 21 milyon TL kar ile kapattı. 2011 yılında da 155 milyon TL kar eden fabrika, 2012 yılını da 194 milyon TL kar ile kapattı. 2013 yılını 100 milyon TL kar ile kapatan KARDEMİR A.Ş., 2014 yılını ise 331 milyon TL kar ile kapattı. Bugün 1 milyar dolar üzerinde yatırım yapan fabrika bu yatırımı içerisinde yaklaşık 100 milyon dolar çevre yatırımı yaparak doğaya saygısını gösterdi. Sürekli çevreyi kirlettiği sözleri ile karşı karşıya kalan KARDEMİR yaptığı yeni projelerle çevreye duyarlı ve AB standartlarında bir fabrika olma prensibini benimsedi. Bugün yaptığı 100 milyon dolar çevre yatırımı ile bacalarından çıkardığı gazları dahi kullanarak yeni yatırım alanları ve pazar ortaya çıkardı. Olmazsa olmaz dediği yatırımlardan vazgeçmeyen ve tüm sıkıntılara rağmen ayakta durmak için yatırımlara devam eden KARDEMİR, bugün Türkiye’nin aranan markası oldu ve ülkenin demir yolu ağlarını 45 yıl aradan sonra yeniden örmeye başladı. Özelleştirmenin en iyi örneklerinden biri olan KARDEMİR, gelecek bu yıl içinde devam eden yatırımlarını tamamlayarak kapasitesini 3 milyon seviyesine çıkarmış olacak.

DÜNYA MARKASI OLDU

KARDEMİR özelleştikten sonra 1999 yılına kadar 250 milyon dolarlık bir yatırım yapıldı. 2003 yılından sonra yüksek fırınlarını yenileyerek revartman yapıldı. Ray ve profil haddehanesini yenileyerek hem ürün çeşitliğine giderek hem de tek Kardemir’de üretilen ürünlere gidildi. Bunlarla ülkenin ihtiyacı olan uzun boy ray, büyük boy profil, köşebent ve maden direğini üretir hale gelindi. Kaliteli çelik üretimi yaparak güçlü bir kurum haline geldi. Kısaca özelleştirmeden sonra bugüne kadar 1 milyar dolar üzerinde bir yatırım yaptı.

“ŞİRKETİMİZ SEKTÖRDE DAHA REKABETÇİ BİR KONUMA KAVUŞACAK”

KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanvekili Kamil Güleç, KARDEMİR’in son 12 yıl içerisinde çok büyük atılımlar gerçekleştirdiğini söyleyerek, 1995 yılındaki özelleştirmenin hemen akabinde yatırımına başladıkları ve 1999 yılında işletmeye aldıkları Çelikhane Oksijen Konverterleri ile başlayan atılımın 1999-2002 yılları arasında sekteye uğrasa da, sonraki yıllarda katlanarak sürdüğünü söyledi.

2007 yılında açılışını gerçekleştirdiği Ray Profil Haddehanesinin şirket için önemli bir dönüm noktası olduğunu anlatan Güleç, “Bu yatırımla birlikte KARDEMİR, ülkemizin demiryolu raylarını üreten tek kuruluşu olurken, TCDD’nin de en önemli stratejik ortaklarından biri haline geldi. Katma değeri yüksek ray üretimiyle hem KARDEMİR’in kazanmasına hem de TCDD’nin ithal ikamesi olan bu ürünü Kardemir’den temin edebilmesiyle ülkemizin kazanmasına vesile olan bu yatırımı hayata geçirmek şirketimiz için çok kolay olmadı. 1999-2002 yılları arasındaki faaliyetleriyle batma noktasına getirilmiş, borç yükü altında inim inim inleyen, çalışanlarını ücretsiz izinlere çıkartmış bir şirkette, yönetimine geldiğimiz 2002 yılının ikinci yarısından sonra böylesi önemli bir yatırımın kararını vererek, kredi teminatı olarak hisse senetlerimizi 12 yıllığına rehin verip kredi temin ederek, 2005-2007 döneminde bu yatırımı gerçekleştirdik. Bundan sonra hedefimiz ölçek ekonomisine uygun olarak KARDEMİR’deki üretim kapasitesinin artırılması oldu. 2008 yılında 500 bin ton/yıl kapasiteli 4 nolu yüksek fırını devreye aldık. 2011 yılında ise 1939 yılı yapımı olan 1 nolu yüksek fırınımızı yıkarak yerine 500 bin ton kapasiteli yeni bir yüksek fırın kurduk ve kapasitemizi 1,8 milyon ton seviyelerine çıkarttık. Dünya çelik sektörünün hızla büyüdüğü bu dönemde yerimizde duramazdık. Bu kez 1,2 milyon kapasiteli yeni 5 nolu yüksek fırını hedefledik ve yatırımın startını verdik. Buna paralel olarak bir kok fabrikası, enerji santrali, sürekli döküm makinası, oksijen konverteri, hava ayrıştırma tesisi, kireç fabrikası gibi yatırımlar ile 5 nolu yüksek fırını ve bu büyüklüğe uygun malzeme manipülasyon tesislerini devreye aldık. 4. hava ayrıştırma ve çelik hanedeki diğer düzenlemeler ise devam ediyor. Ulaşılan üretim ve hedeflenen sıvı çelik kapasitesini katma değeri yüksek ürünlere çevirecek olan yatırımlar devam ediyor. Bu yatırımlardan Çubuk ve Kangal Haddehanesi yatırımı ile başta otomotiv sektörü olmak üzere makine imalat sanayisinin ihtiyaç duyduğu ürünler artık KARDEMİR’de üretilir hale gelecektir. Yine, entegre bir demir çelik tesisi olma avantajımızı kullanarak demir yollarının rayla birlikte en önemli alt yapı malzemelerinden biri olan ve ithal ikame ile karşılanan demiryolu tekeri üretim tesisi yatırımının startını verdik. Kuruluşundan beri sadece inşaat çeliği ve yapısal çelik üzerine üretim yapan KARDEMİR’in ürün gamını çok farklı sektörlere hizmet edecek şekilde genişletecek olan bu yatırımla birlikte şirketimiz sektörde daha rekabetçi bir konuma kavuşacak, sadece iç pazarlarda değil ihraç pazarlarda da aktif bir oyuncu olacaktır” dedi.

“BUGÜNLERE KOLAY GELİNMEDİ”

Kamil Güleç açıklamasında, 1994 yılında ekonomik ve teknolojik ömrünü doldurduğu gerekçesiyle özelleştirilemediği takdirde kapatılmasına karar verilen, 1999-2002 döneminde kapısında haciz memurlarının dolaştığı KARDEMİR’in bugün her geçen gün büyüyen, güçlü bir finansal yapıya sahip, çevresine ve ülkesine hizmet eden, çalışanlarının mutlu ve huzurlu olduğu bir şirket olduğunu da ifade ederek, “Bugünlere kolay gelinmedi. Her şeyden önce, yönetim kurulumuzun büyük özverileri ve gayretleriyle, zamanında cesur ve kararlı adımlarıyla, çalışanlarımızın üstün çabalarıyla her yıl artan güven ve destekleriyle bu başarıya ulaşıldı. Eğer desteklerden biri eksik kalsaydı bu başarı yakalanamazdı. Yıllık 500 bin ton üretim yapan KARDEMİR 20 yıl sonra 3,5 milyon tona yaklaştı. Kapısına kilit vurulmak istenen KARDEMİR şimdi 6 katından fazla kapasiteye ulaşmış bir dünya şirketi oldu” ifadesinde bulundu.

İKİ YENİ FABRİKA

Güleç ayrıca, Türkiye’nin tek ray üreticisi Kardemir, yine tek üreticisi olacağı demiryolu tekeri ile başta otomotiv ve makine imalat sanayisinin ihtiyacı olan kaliteli çeliklerin üretileceğini de belirterek, “Kurulacak olan Çubuk ve Kangal Haddehanesinde düşük ve yüksek karbonlu çelikler, öngermeli beton çelikleri, yüksek alaşımlı çelikler, rulman çelikleri, otomat çelikleri, yay çelikleri, kaynak telleri, otomotiv çelikleri ve özel çubuk çelikler üretilecek. Bu yatırımımız devam ediyor ve bu yılın ilk yarısında tamamlayarak devreye almayı planlıyoruz. Bunun yanında devam eden bir diğer yatırımımız olan yük ve yolcu vagonları ile lokomotif tekerlerinin üretileceği Demiryolu Tekeri Fabrikasını ise 2016 yılının ilk yarısında tamamlayarak devreye alacağız” açıklamasında bulundu.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.